Temalarımız arasında bulabileceğiniz bilgilerin ötesinde bilgiler de içeren bu daha spesifik ve detaylı metnin ilk sayfalarında 1960 yılından başlayarak Kıbrıs sorununun tarihsel bir incelemesini ve Zürih-Londra anlaşmalarını bulabilirsiniz. Ardından, sıklıkla dile getirilen bazı mitlerin çürütülmesi, devamında ise Sol ve AKEL’in tarih boyunca yaptıkları aktarılıyor. Son olarak, EDON veya AKEL tarafından yayınlanmış bazı yazılar da eklenmiştir.
Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak öğrenmek istediğiniz başka bir şey varsa, temalar standındaki EDON’culara sormaktan çekinmeyin. Keyifli okumalar!
TARİHE BİR BAKIŞ!
Kıbrıs sorunu Doğu Akdeniz’in en karmaşık ve uzun süredir devam eden siyasi sorunlarından biridir. Kıbrıs’ın 1960 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından, Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına rağmen iç gerginlikler azalmadı. 1963 yılında anayasal sistemin çökmesi toplumlararası çatışmalara yol açtı. O zamanlarda Kıbrıslı Türkler korunmak amacıyla yerleştikleri bölgeleri oluşturdular. İki toplum arasındaki gerginlikler Türkiye’nin resmi müdahaleleriyle, örneğin Dillirga Muharebesi ve Lorovunu bombardımanıyla, kanlı çatışmalara dönüştü. Bu bombalamada Kusulidis, Astanios, Kareklas gibi Halk Hareketi üyeleri de dahil olmak üzere çok sayıda kişi öldü.
Bombardımanlardan fotoğraf:
Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasındaki çatışmalar, Kıbrıs halkına karşı en büyük suçun, çifte suçun işlendiği 1974 yılına kadar devam etmiştir. Bu çifte suç Atina Cuntasının ve Amerikalıların desteğiyle EOKA B’nin gerçekleştirdiği hain darbe ve bunu izleyen Türkiye’nin istilasıdır. 15 Temmuz 1974’te faşist EOKA B, Atina Cuntasının ve Amerikalıların desteğiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ve Makarios’a karşı saldırdı. Makarios sonunda gizlice Kıbrıs’tan kaçmayı başarır, ancak çatışmalar devam eder. Çok sayıda demokrat direnişe katılarak darbecilere karşı mücadele etmeye başlar. Ancak 5 gün sonra, 20 Temmuz’ da, Türkiye, garantör ülke olma özelliğini öne sürerek «Atilla» planını devreye sokar ve adaya istilasını başlatır. Aynı yılın 14 Ağustos’unda gerçekleşen II. istila ile ve neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan, Türkiye adanın 37%’sini işgal eder ve bugün de işgalini sürdürmektedir. Neden hiçbir engelle karşılaşmaz? Çünkü Türkiye ordusu Kıbrıs topraklarında gözü dönmüş bir şekilde ilerlerken, Grivas’ın adamlarının bir kısmı direnişçileri esir tutuyor, geri kalan darbeciler ise Trodos’ta eğleniyorlardı. Aynı zamanda Kıbrıs askeri birliklerinde bulunan Yunan Cunta subaylarının askerlere verdikleri emirler bunun bir askeri tatbikat olduğu ve ateşle karşılık verilmemesi yönündeydi.
Türk ordusunun 20 Temmuz’daki çıkarmasından bir fotoğraf:
MİTLERİN ÇÜRÜTÜLMESİ
- MİT: Darbe düşüncesizce bir hareketti.
GERÇEK: Hayır, darbe ne düşüncesizce bir hareketti ne de bir tesadüftü. Bir suçtu, faşistlerin hain bir suçuydu. Bir suçtu çünkü o zamanki seçilmiş Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı yapıldı, bu suçu faşistler işledi çünkü silahlarını Demokrasiye karşı çevirdiler, hain bir suçtu çünkü, neredeyse kesin istilaya yol açacağını bilerek, hukukun ve demokrasinin savunucularına, Kıbrıs’ın savunucularına karşı işlenen bir ihanetti.
Direniş vardı! Limasol, Larnaka, Baf polis karakollarında, Başpiskoposluk’ta, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yüzlerce direnişçi faşizme ve EOKA B canavarına karşı direndi!
Darbe sırasında tahrip edilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Başpiskoposluk’tan fotoğraflar:
- MİT: Grivas’ın darbeyle hiçbir bağlantısı yoktu, zira 1974 yazından önce ölmüştü; eğer hayatta olsaydı darbe yapılmayacaktı.
GERÇEK: Darbe bir gecede planlanmadı, önceden planlanan darbe Kıbrıs’ı mahfeden Grivas’ın imzasını taşımaktadır. Onun Yunanistan’daki Cunta ile olan ilişkisi, EOKA B gibi «Χ» örgütü ile olan ilişkisi onun milliyetçi ve anti-demokratik yapısı ile bir araya gelip 15 Temmuz suçuna imzasını koydu. Ayrıca yazılarında darbeye benzer planlara da rastlanmıştır. 2013 yılında «Haravgi» gazetesinde yayımlanan bir makaleden ilgili bir alıntı:
“Meclis Araştırma Komisyonu raporuna göre, «19 Aralık 1971 tarihinde EOKA B’, Georgios Grivas’ın (ALEXANDROS) talimatları doğrultusunda hazırlanan ve Polis Müdürlüğünü, Müdürlük ve RİK yakınında konuşlanmış Polis Özel Harekat Timini ele geçirmeye yönelik bir operasyonla ilgili olan «SAPAN (SFENDONİ) Operasyonu» kod adlı gizli bir belge yayınladı». «Apollo» darbe planıyla ilgili olarak şunlar kaydediliyor: «Komisyon tarafından elde edilen verilere göre, APOLLO darbe planının, farklı evrelerde ve farklı zamanlarda oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Son düzenlemeyi ise uygulamaya öncülük edecek olan Grivas yaptı”. Yazının tamamına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
- MİT: Türkiyeli yerleşimciler tıpkı Kıbrıslı Türkler gibidir.
GERÇEK: Temalarımızın belirli bir noktasında da değinildiği gibi, Kıbrıslı Türk yurttaşlarımız, Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ederek işgalden sonra isteyerek adaya «taşıdığı» yerleşimcilerden tamamen farklıdır. Kıbrıslı Türkler 1974’ten çok önce de adada yaşıyorlardı ve adanın yerli bir toplumu olarak kabul ediliyorlardı. 1963’teki toplumlararası çatışmalardan önce, sadece Kıbrıslı Türklerin yaşadığı köyler olduğu gibi, her iki toplumdan insanların yaşadığı karma köyler de vardı. 14 Ağustos 1974’teki II. istila sırasında küçük çocuklar da dahil olmak üzere, Kıbrıslı Türk soydaşlarımızın, Kıbrıslı Rum faşist unsurlar tarafından hunharca katledildiği Muratağa, Atlılar ve Sandallar köyleri bunlara örnektir. Bu cinayetler EOKA B’nin milliyetçi, terörist faaliyetlerini bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Kıbrıs Türk toplumunun önemli bir kesiminin, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünden yana sokaklarda gösteriler yapması, onları Türkiyeli yerleşimcilerden farklı kılmaktadır.
Öldürülen Kıbrıslı Türklerin isimlerinin yazılı olduğu fotoğraf:
*isimlerin yanındaki “YAŞ” sütunu yaşlarını göstermektedir.
- MİT: Kıbrıs aleyhine çifte suçun örgütlenmesine ve işlenmesine NATO katkıda bulunmamıştır.

GERÇEK: Terörist müdahaleleri, «çifte enosis» girişimleri ve taksimci eğilimleriyle bilinen NATO, darbe ve istilanın örgütlenmesine ve gerçekleştirilmesine aktif olarak katıldı. Katıldı derken askeri anlamda katıldığını kastetmiyoruz! Haziran 1971’de Lizbon’da düzenlenen NATO zirvesinde, Kıbrıs sorunu üzerine olan bir tartışmada, İttifakın çıkarlarına hizmet edecek bir çözümün derhal bulunması kararlaştırıldı. Devamında da, bir sonraki toplantıda Makarios’un şiddet kullanılarak devrilmesi sırasında Türk birliklerinin Kıbrıs’a çıkarılması sırasında onlara destek sağlanması yönünde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Cisco’nun kararına NATO Genel Sekreteri’nin onay verdiği biliniyor. Ayrıca NATO, ABD ve İngiltere’nin, çifte suçun ilk ayağı gerçekleşmeden önce Darbeden haberdar olarak Türkiye’nin istilasını onayladıklarını da belirtmek gerekiyor. Bu gerçekler, emperyalistlerin ve NATO’nun Kıbrıs trajedisindeki rolünü anlamaya yeter.
SOLUN FAALİYETLERİ
Kıbrıs Solu, AKEL ve EDON, Kıbrıs ve halkının yararına verilen mücadelede her zaman ön saflarda yer aldılar ve almaya devam ediyorlar.
Ülkenin tek tutarlı siyasi gücü olan AKEL ülkemizin yeniden birleşmesi ve vatanımızdaki tüm toplumlar arasında barış, dostluk ve bir arada yaşamanın yaygınlaşması için yılmadan, yorulmadan mücadele etmektedir. 15 Temmuz’un o kara sabahından itibaren AKEL, Cumhuriyeti ve Kıbrıs’ı savunma mücadelesinin ve direnişin en ön saflarında yer almıştır. Son 51 yıldır aynı çizgide devam etmektedir. Faaliyetleri saymakla bitmez! Her yıl AKEL, Kıbrıs genelinde binlerce EDON’cuyla birlikte çok sayıda iki toplumlu etkinlik düzenlemektedir.
AKEL ve EDON aynı zamanda, Kıbrıs sorununu her zaman ön planda tutarak, konferanslar, seminerler düzenleyerek, halkı bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirerek ulusal meselemiz hakkında herkesi bilgilendirmeye çalışmaktadır.
- EDON kadroları her yıl 15 ve 20 Temmuz’da kentlerin ana trafik ışıklarında bir araya gelerek kara yıldönümleri hakkında bildiriler dağıtıyorlar. İlgili video:
https://www.facebook.com/share/r/19NPNPaYao/?mibextid=wwXIfr
- Her yıl, yoldaşlarımız Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in anısına düzenlenen muhteşem yürüyüşün de aralarında bulunduğu çok sayıda etkinliğin yer aldığı on beş gün boyunca süren yeniden yakınlaşma aktiviteleri gerçekleştirilmektedir. Kıbrıs Türk Milliyetçi Örgütü TMT mensupları tarafından katledilen ve omuz omuza can veren bu iki yoldaşımız Kıbrıs’ın iki toplumunun dostluğunun sembolü ve mücadelelerimizin yolunu aydınlatan fenerdir.
- Aynı zamanda her yıl işgal karşıtı yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz ve bu yürüyüşe barış yanlısı ve ilerici tüm insanlar katılmaya davet ediliyorlar.
- AKEL, üzerinde mutabık kalınan zeminde, BM kararlarına dayalı, adil ve sürdürülebilir bir çözüm için, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü için Temsilciler Meclisi’nde ve diğer kurumsal organlarda sürekli olarak mücadele etmektedir.
Çünkü bizim için Kıbrıs siyasi maksatların ve menfaatlerin üstündedir.
Ulusal sorunumuzun çözümü bizim önceliğimizdir. 1974 öncesinde olduğu gibi iki toplumun dostluğu ve barış içinde bir arada yaşaması bizim için temel bir meseledir.
Tek uluslararası kimliğe sahip, tek efendisinin Kıbrıs halkının olacağı özgür bir Kıbrıs için! Çünkü Kıbrıs hepimize, biz halkına aittir!
İLGİLİ EK METİNLER:
- Αλήθειες και ψέματα για τησύγχρονη Κυπριακή ιστορία [Έκδοση Κ.Σ. ΕΔΟΝ 2019] – Çağdaş Kıbrıs tarihi hakkında gerçekler ve yalanlar [EDON Genel Konseyi 2019 basımı]
- Επίσημη δημοσιευμένη θέση του ΑΚΕΛ για το Κυπριακό – Kıbrıs sorunu hakkında AKEL’in görüşü
- Ψήφισμα 21ου Συνεδρίου ΕΔΟΝ προς τους Τουρκοκύπριους – EDON’un 21. Kongresi’nin Kıbrıslı Türklere Mesajı
Son söz yerine, Kıbrıslı sanatçı Hambis Çangaris’in (diğer adıyla Gravürcü Hambis’in) özgür ve birleşik bir Kıbrıs vizyonumuzu anlatan gravürü: